Jazz Repertuarının Köşetaşları, Olmazsa Olmazları
“Jazz ballad’larının büyükbabasıdır bu şarkı, aşk şarkılarının ta kendisidir, her tenor saksofon sanatçısı için bir başarı ölçüsüdür. Bu 1930 bestesi, repertuarın köşetaşı olma özelliğini yeni milenyumda bile devam ettiriyor. Yine de eriştiği başarı bir yana, ‘Body and Soul’ hedefine hiç ulaşmayabilir, gözden düşebilirdi ve kendisini hiçbir zaman standart konumuna getirmeyebilirdi”.
Ted Gioia, Twitter üzerinden uzunca bir zamandır yakından takip ettiğim bir isim. Stanford Üniversitesi Jazz Çalışmaları Programının kurucularından, jazz eleştirmeni ve müzik tarihçisi. Aynı zamanda müzisyen. Sosyal medya hesabından ara sıra başka alanlardaki kişisel beğenilerini yansıtması bir yana, ağırlıklı olarak hem jazz tarihine hem de jazz gündemine ilişkin notlarını, yazdıklarını, paylaştığı arşivlik fotoğraf ve videoları özellikle önemsiyorum. “Body and Soul”a ilişkin yukarıdaki cümleler de Ted Gioia’ya ait. Ama bu alıntı Twitter hesabından değil, Türkçede yeni yayımlanan Caz Standartları kitabından…
Harika bir “karışık kaset” var elimizde, ne çalacağımıza karar vermekte zorlandığımız bir müzik kutusunun karşısında olduğumuzu da söyleyebiliriz. Alfabetik olarak tarıyoruz; “All The Things You Are”, “April in Paris”, “Autumn in New York”, “Bye Bye Blackbird”, “Come Rain or Come Shine”, “East of The Sun and West of The Moon”, “God Bless The Child”, “How Deep is The Ocean”, “How High The Moon”… Öyle bir solukta alfabeyi tamamlamak mümkün değil! 250’nin üzerinde besteden söz ediyoruz, üstelik bunlar jazz repertuarının belki de en popüler ve önemli besteleri, köşetaşları, olmazsa olmazları. Söz yazarları kim, kimler kaydetti, hangi şartlar altında ortaya çıktılar, jazz sahnesindeki konumları, geçirdikleri evrim, tarih boyunca hangi müzisyenler tarafından nasıl yorumlandıklarına ilişkin, renkli anekdotlar eşliğinde ayrıntılı bir rehber “Caz Standartları” kitabı.
Her bir bestenin farklı yorumlarını içeren birer liste de eklemiş Ted Gioia. Aynı örnekten devam edersek, “Body and Soul” için 9 Ekim 1930 tarihli Louis Armstrong yorumuyla başlayan öneri listesi, Keith Jarrett ile Charlie Haden’ın Mart 2007 tarihli Jasmine albümündeki versiyonla son buluyor. Bu öneri listeleriyle ilgili şöyle bir not düşmüş Ted Gioia: “Bu seçimleri tarihsel önemi, kendinden sonraki sanatçılar üzerindeki etkisi, kendine has kalitesi ve fikrin özgünlüğünü temel alarak yaptım. Aynı zamanda yorumlama tarzlarındaki çeşitliliğin de altını çizmeye çalıştım. Listeye aldıklarımın çoğu jazz üslubu olanlar ama zaman zaman dikkate alınmaya değer olduğunu hissettiğimde jazz dünyasının dışından performansları da dahil ettim”. Elbette, üzerinde düşünülünce herkes için farklı bir liste ortaya çıkabilir; kişisel beğeniler farklılaşabilir. Benzer bir bakış açısı, Caz Standartları kitabına hangi bestelerin dahil edilip hangilerinin edilmediğini de sorgulayabilir hiç kuşkusuz. Ted Gioia, “Şarkıları içinde bulunduğumuz çağdaki jazz repertuarında taşıdığı öneme dayanarak seçtim. Günümüzde bir hayranın duymaktan en çok hoşlandığı ve müzisyenlerden sıklıkla çalınması istenen besteleri seçtim” diyerek belirtmiş kriterini. Sonuç olarak, zaten her bir beste, herkes için bambaşka bir hikâye değil midir!
Türkçede jazz kitapları konusunda pek şanslı değiliz. O yüzden, Ted Gioia’nın kitabı, o klişe tabiri de ister istemez peşinden sürüklüyor; Caz Standartları, Türkçedeki önemli bir boşluğu dolduran bir çalışma. Tam da böylesi bir yıl içinde yayımlanmış olması ise ayrıca sevindirici.
Ted Gioia
Caz Standartları
çev. Meltem Kılıçcı
Alfa Yayınları, 2020, 647 s.